Erotik film dönemine bakan bir hikâye: “Parçalı Yıllar”
Günün ilk Ulusal Uzun Metraj filmi, yönetmenliğini Hasan Tolga Pulat’ın üstlendiği Parçalı Yıllar oldu. Film, Türkiye’nin siyasi çalkantılar yaşadığı dönemde sinema salonlarında ağırlık kazanan erotik film furyasını fon alarak, bir karakterin kendi değerleri ve hayatın gerçekleri arasında sıkışmasını konu alıyor.
Gösterimin ardından düzenlenen söyleşide yönetmen Tolga Pulat, görüntü yönetmeni Serdar Ünlütürk, oyuncular Yetkin Dikinciler ve Levent Özdilek izleyicilerle buluştu.
Pulat, hikâyenin yıllar içinde şekillendiğini belirterek,
“Bu dönemi anlatmak uzun zamandır aklımdaydı. Ancak zamanla, bir sürecin değil; bir insanın içsel çatışmasının merkezde olduğu bir hikâyeye dönüştü,” dedi.
Başrol oyuncusu Yetkin Dikinciler, filmdeki çatışmanın evrensel olduğuna vurgu yaparak,
“Her insan, idealleriyle hayatın gerçekleri arasında bir mücadele içinde. Önyargıları parçalayabilirsek, artık parçalı değil, bütünleşmiş yıllar yaşayabiliriz,” ifadelerini kullandı.
Dönemi bizzat yaşamış olan Levent Özdilek ise senaryonun kendisi için kişisel bir anlam taşıdığını söyleyerek,
“Bu film yalnızca bir dönem hikâyesi değil; benim kendi hayatıma dair bir belge niteliğinde,” dedi.
Orta sınıfa ince bir mizah: “En Güzel Cenaze Şarkıları”
Günün diğer Ulusal Yarışma filmi Ziya Demirel imzalı En Güzel Cenaze Şarkıları oldu. Yönetmen Demirel ve film ekibi gösterim sonrası salonda izleyiciyle bir araya geldi.
Demirel, filmde birbiriyle bağlanan çoklu hikâye yapısının doğuşunu,
“Kimlik, yas, merak ve ilişkilenme biçimlerinden yola çıkıp, seyircinin bir anda içine düştüğü sahneler yaratmak istedik,” sözleriyle anlattı.
Oyunculardan Esra Dermancıoğlu, doğaçlama süreçlerin yönetmenle kurulan güven üzerinden ilerlediğini belirtirken,
Ayça Damgacı, filmin orta sınıf kültürüyle kurduğu mizahi ilişki nedeniyle projede yer almayı tercih ettiğini söyledi.
Uluslararası Yarışma’da içsel bir yolculuk: “The Currents”
Uluslararası Uzun Metraj Yarışması’nda gösterilen The Currents, sanatçı bir karakterin kişisel dönüşümünü odağına alıyor. Gösterim sonrası başrol oyuncusu Isabel Aime Gonzalez Sola, rolüne yaklaşımını anlattı:
“Lina’nın içsel çatışmasını dışa vurmak en zor olandı. Karakterin kaçışıyla kabullenişi arasında bir denge kurmaya çalıştım.”
Belgesel Yarışması’nda yaşamla iç içe bir hikâye: “Keçi 501”
Günün son gösterimi ise Belgesel Yarışma filmlerinden Keçi 501 oldu. Yönetmen Evrim Çervatoğlu ve görüntü yönetmeni Reşat Okan Candem, Doğu Karadeniz yaylalarında 500 keçinin arasında kendi yolunu bulan Cengiz Taşçıyı merkeze alan filmin ortaya çıkış sürecini anlattı.
Candem, çekim koşullarının zorluğunu,
“Her gün keçilerin rotasını takip etmek ve duyguyu yakalamak büyük emek istedi. Bazen haritayı yeniden çizmek zorunda kaldık,” sözleriyle anlattı.
Belgeseli izleyen yapımcı Ahmet Seyrekbasan ise ekibi tebrik ederek,
“Günlerdir belgesel izliyoruz; böyle güçlü bir yapımla aynı yarışmada olmak gurur verici,” dedi.